Pages

16 Ağustos 2011 Salı

0 Kürt'lerin Efsanevi Dengbêji Karapêtê Xaço


Kürt'lerin Efsanevi Dengbêji Karapêtê Xaço

Çocuktum. Neredeyse bundan kırk yıl önceydi. Diyarbekirin yakıcı, kavurucu, gündüz güneşinde yumurta pişiren, yaz gecelerinde de uyumak için taht dediğimiz ahşaptan yapılma ve etrafı sıtara denilen beyaz cibinlikle çevrili toprak damlı şehir evlerinin sefalı mekânlarında sabahı getirmeye çalışırdık.


Bir Garip Garabêt


"Diyarbekir li rastêda
Olî camî di ortêda
Xvedê muradamın u bejna zırav bike
Nava text u starê da. " *

Dengbêj sesini duyduğumdan ve ilk dengbêji tanıdığımdan bu yana hep düşünmüşümdür. Acaba dünyanın bir başka coğrafyasında enstrümana bağlı kalmadan salt insan sesiyle müzik yapılan bir başka ülke var mıdır ? Cehaletimi okuyanlar bağışlasın ama bunca yıllık ömrümce ben duymadım. İşte dengbêjlik asıl böylesine bir müzikâl otantizmi bünyesinde barındırıyor gibi.
Çocuktum. Neredeyse bundan kırk yıl önceydi. Diyarbekirin yakıcı, kavurucu, gündüz güneşinde yumurta pişiren, yaz gecelerinde de uyumak için taht dediğimiz ahşaptan yapılma ve etrafı sıtara denilen beyaz cibinlikle çevrili toprak damlı şehir evlerinin sefalı mekânlarında sabahı getirmeye çalışırdık.
Gündüzün kavurucu sıcaklarının bazalt taşlarda yarattığı sıcaklık, istesek de avluda ya da toprak damın altında uyku tutmaya izin vermezdi. Biraz da böylesine bulunmuş bir yaşam becerisiydi yaz akşamlarının dam sefası.
Diyarbekir gündüzünün parke taşlı daracık sokaklarının komşu yarenliği, akşamları damlarda bitişik komşularla bir başka şekilde sürerdi. Örnek olsun diyedir. Toprağı bol olsun bitişik komşumuz Şeyh Ali amca kılıç artığı eşi Fatma teyzeye, sırf komşulara espri konusu olsun diye biraz da sesini yükselterek derdi ki ;

" İsfahanda işlerem,
Xençerımi gümüşlerem,
Fatê kafam kızarsa
Hem öperem hem dişlerem." İfadesi ortalığı neşeye boğardı.

Sırt üstü tahtta uzanmış ve avuçlarımızla gök yüzünün silme yıldızlarını toplayacakmış gibi duygularla yüklüyken, birden çok da uzak olmayan bir komşu damın tahtındaki radyodan bir dengbêj sesi alıp bir yerlere götürürdü dinleyenleri. Nereden bilebilirdim ki ;

" Lo lo Diyarbekir bi dikan e
Wele berê wan dikanan
Li baxçe û hasîlan e "

diye başlayan o günlerin tutkulu ve yasaklı sözlerinin sahibinin Karabetê Xaço olacağını.

Sonrasında o radyonun kimliğini merak edip öğrenecektim 1960'lı yılların sonu ve Erivan Radyosu'ydu o radyo. Radyo ê Dengê Erîvan ê , Kilamên Cemeta Kurdan ( Erivan radyosunun sesi, Kürtçe Şarkılar ) diye başlayarak Lawikê Metînî, Dêre sore biçuk e, Bawê Fexriya parçalarının cızırtılı seslerle ünlenen dinleyicileriydik.

Bu denli uzunca bir girizgahtan sonra sözü bende derin izler bırakan Salihê Kevîrbiri'nin Karabetê Xaço kitabına** getirmek istiyorum. Salih'in kitabını geçtiğimiz 2002 yılının 2 Ağustosunu 3 Ağustosa bağlayan gününde ve bana göre de çok anlamlı bir günde okumuştum.

Bütün yazılı ve görsel basın söz ve ağız birliği etmişçesine " Kürtçe serbest " diyorlardı. Yine yakın zamanda Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinin ikinci kültür, sanat festivalinde Muhsin Kızılkaya'nın yönettiği " Dengbêjler Divanı"nı izlemiştim. Ve hemen ardından epeyce dışarıdan olsa da Yaşar Kemal'in iyice edebiyat yaptığı "Karıncanın su içtiği "kitabından Dengbêj Uso 'nun sesinden kuşların piri Feqîyê Teyran'ı okumuştum.

Bütün bunlar zamanlama açısından sanki Salih'in kitabı ile örtüşüyordu. Kitapta da ifadesini bulduğu gibi, Erivan radyosu bir dönem Kürtlerin kalplerinin aynası olmuştu da...Neden o radyodan seslerini dinlediklerimizin tümü değil de bir kaçı beni etkilemişti...Belki de en çok bu sorunun yanıtını aramaya itmişti Salihê Kevirbîri beni.

Bir masal devi sanki Karabet, sırtını bir zamanların yasak bölgesi sayılan Meleto Dağına dayamış ; Kevanê Qîre , Deşta Bîşerîyê ve El Medina (Batman)'ya karşı kılam söylüyor. Söylüyor, söylemesine ya ! peki beni neden Erivan radyosunda bir dolu dengbêj, stranbêj seslerini dillendirdiği halde ; iki komşu yerleşim biriminden yetişen, Bişêri ve Sason'lu Aram ê Dikran'la Karabetê Xaço etkiliyor.

Belki de coğrafyanın müzikâlitesinin gizi diye düşünmeden ve kendi kavlimce yorum getirmeden de edemiyorum.

Kitaba baş vuruyorum bu yorumumu güçlendirmek adına...Hemen bir sürprizle karşılaşıyorum. Halep'te kendisine verilen pasaporttan anlaşıldığı kadarıyla, Karabetê Xaço 3 Eylül 1900'de Diyarbekir'de doğmuş. Ayrıca Aram'ın da bir tarafı Silvan, nam-ı diğer Farkin'e dayanır. Sonuç da Silvan da Diyarbekir'in ilçesi.

Bir başka çarpıcı ilginçlik ise ; ikisi de Ermeni, ama beslendikleri kaynak ve de geliştirmeye çalıştıkları Kürt kültürü ve müziği....

" Ez pîr dibim, dil pir nabe. " diyor Salih'e 102 yaşındaki Karabêt. Ve ekliyor ; " Dengbêj odur ki ; yedi gece ve gündüz kılam söylese de hala söyleyecek kılamı olandır." Bu yargıya niye varmış Karabêt, çünkü kılıç artığıdır ve kardeşi öldüğü gün bile ağlamamış, kılam söylemiştir.

Evet söylemiştir. Halen de kılam söylemeyi sürdürmektedir de. Peki sonuç nedir ? Yaban ellerde koskoca bir yoksulluktur kısmetine düşen. Ermenistan'ın insanı tir tir titreten soğuğunda çoğu kez bir dal yakacak odunu bulamadığı günlerde yatağından çıkamamaktır Karabêt'in garipliği ve Salih'in tanıklığı.

Yıllar önce Ankara'da genç bir Mülkiye öğrencisi iken 1976'larda Sovyet Elçiliğine gitmiştim.Elçilik yetkililerinden Erivan'da yaşayan Kürtlerle ilgili yayın sormuştum. Yanıt vahimdi. Vahim olduğu kadar da çarpıcıydı. Sovyetlerde böyle bir halk yaşamıyordu. Derinden yaralanmıştım. Ben ki Allah'ına kadar Sosyalisttim. Ve de halkların ancak Sosyalizmle haklarına kavuşacağı tezleriyle yetişmiştim. Ama "Reel Sosyalizm" yok, diyordu işte, kader utansın. Peki ala o halde o Erivan radyosundaki Kürtçe kılamlar da neyin nesiydi. Yoksa onlar da Sovyetlerin dağ Rus'ları falan olmasındı !

Salihê Kevirbirî'nin Karabet ê Xaço'su buna da verilmiş okkalı bir yanıt belki de...

* Diyarbakır yerinde durmaktadır
Ulu Cami ise tam da orta yerde.
Tanrı benimle birlikte zarif boylu sevdiğimin de dileğini,
Taht ve sıtaranın içinde tamamlasın.

** Salihê Kevirbirî, Karabetê Xaço. Si Yayınları. İstanbul.
-------------------------------------
O bir asırlık çınardı.Tam bir asıra sığdırdı yaşamını.
Bir gün Kürtlerin gizli kalan, yasaklanan tarihi yazıldığında, gün ışığına çıkarıldığında, öyle zannediyorum ki dengbejlerin önemleri ve yerleri ayrıyaten bir inceleme dalı olacaktır. İşte bu dengbejlerin içinde de olmazsa olmazlardan biriside Karapete Xaço dur.O dengbejlerin piridir, üstadıdır. Onun 1902 de başlayan yaşam hikayesi tamda bir acılar tarihidir.
Yaşamı geçen yıl , 2005 yılında 16 ocakta, fiilen son buldu ama gönüllerdeki yeri her zaman baki. Onun hakkında yazan bir gazetecinin şu sözleri çok anlamlı: "Karapete Xaço Ermenidir. Ama iddia edebilirim ki, bütün Kürtlerden yada Kürt sanatçılardan hiç biri diyemez ki ben Karapete Xaçodan daha fazla Kürt kültürüne ve sanatına hizmet ettim yada sahip çıktım.Üstelik Kürtlerin de ona çok fazla bir faydası olmadı. Ona destek sunma, onun gelişme imkanlarını yaratma gibi bir durum olmadı. Bu da, Kürtlerin toplumsal sorunlarından ve gericiliğin, parçalanmışlığın etkisinden kaynaklıdır.

Kürtlerin ezilen bir halk olma durumu, fakirliklerinin de etkisinin payı var. Dolayısıyla istenilen düzeyde kendi sanatçılarına, kültürüne değer verilemiyor. Halbu ki, hepimiz biliyoruz: dille yapılan sanat, yani söylenen stranlarla (serhat bölgesinde kılam denilir buna ) Kürt dili ve kültür değerleri her şeye rağmen korunuyor.

Denbejlik geleneğini sürdüren sanatçıların ve eserlerinin şahsında, Kürt insanı kendi kültürünü ve kimliğini koruyabilmiştir. Ama buna rağmen kendi sanatçılarına ve değer olarak büyüyen süren kültürel taşıyıcılarını yeteri kadar sahiplenemedi. Bunlardan bir tanesi de Karapete Xaçodur....

Yüzlerce amatörce doldurulmuş kaseti vardı. Çoğu birilerinin istekleri üzerine, karşılıksız doldurduğu kasetlerden oluşuyor. Bu insanlardan bazıları, bunları daha sonra götürüp, çoğaltarak ticari gelir haline getirmişler. O da diğer bir çok dengbêj gibi kasetlerinin telif haklarını veya anlaşmalarını hiçbir zaman yapmamıştır. Bu onun samimiyetini ve insanlara olan güvenini gösteriyordu." Karapete Xaço, Ermeni ve Kürt uluslarının birbiriyle kesişen, çatışan yazgılarının bir sembolu, ortak duyarlılıklarının bir sesiydi.bu asırlık çınar göçtüğünde arkasında binlerce kılama sığmayan bir hoş seda, büyük bir kültürel miras bıraktı bizlere.

Kürt ve Ermeni halklarının bu ortak değerinin Aziz hatırası önünde saygıyla eğiliyoruz.

Not:Göz yaşları altında toprağa verilen Karapete Xaço, ardından binlerce klam ve çok sayıda Kürtçe kaset bıraktı.
1-Eyşana Elî
2-Zembîlfiroş
3-Genc Xelîl
4-Xumxumê
5-Hesenîko
6-Lê dihol e
7-Bişêriyo
8-Lê lê Edûlê
9-Xezal
10-Filîtê Qutu
11-Silêmanê Mistî
12-De Xalo
13-Mîrzikê Zaza
14-Lawikê Metînî(dayîkê)
15-Evdalê Zeynê
16-Hey babikê
17-Nûrê
18-Ay lo Mîro
19-Mîro wayê
20-Derwêşê Evdî
21-Yane yane
22-Lo dilo
23-Diyarbekir
24-Lê Canê
25-Saliho û Nûrê

KARABETE XACO VİDEOLARI



0 yorum: