Pages

hocaefendi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
hocaefendi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Eylül 2012 Cuma

0 Cemaatçileri tanıma rehberi

Cemaatçileri tanıma rehberi
STRATFOR "Viski içerken AKP'yi yerden yere vuran biriyle oturabilirsiniz ve o kişi muhafazakâr bir Gülenci olabilir" diyerek bir “Gülenci tanıma rehberi” hazırlamış.


Stratfor’un Türkiye analisti, “Washington’da yaşayan son derece bilgili ve iyi bağlantılara sahip biri” diye tanımladığı başka bir Türk kaynağına Gülen cemaatiyle ilgili sorular sormuş. Kaynağının cemaat üyesi ailelerin ‘uyuyan hücreler’ gibi hareket ettiğini doğruladığını söyleyen Bhalla “Kadınların modern, başörtüsü takmadığı, erkeklerin içki içmeye, Rus hayat kadınlarını görmeye gidebildiği, çocukların laik büyüdüğü, asker çocuklarıyla sosyalleştiği bir aile düşünün. [...] Kısaca, kiminle konuştuğunuzu anlamanız çok zor. Viski içerken AKP’yi yerden yere vuran biriyle oturabilirsiniz ve o kişi muhafazakâr bir Gülenci olabilir” diye yazmış. Bhalla, sohbetlerinde birinin cemaat üyesi olduğunu anlamak için nelere dikkat edilmesi gerektiği üzerine kaynağının anlattıklarını da 20 Şubat 2010’daki bir yazışmada şöyle aktarıyor:
» “Gülenciler Gülen hareketinden Gülen diye değil, Hocaefendi diye söz ediyor. Gülen karşıtları ise Gülen, veya daha da kötüsü liderlerinin ismi Fethullah ile hitap ediyor”.
» “Konuştuğunuz kişinin telefon kullanımı konusunda ne derece paranoyak olduğuna bakın. Eğer bir toplantıda telefonun pilini içinde bırakırlarsa Gülenci olabilirler, yani konuşmaktan çekinmiyorlardır. Eğer paranoyakça davranıyorlarsa, telefonlarını parçalara ayırıyorlarsa telefonlarını girişte emanete bırakıyorlarsa (bu anlaşılan Türkiye’de çok yaygın olmaya başlamış), o zaman bu kişiler Gülen/polis gözetiminden korkuyorlar demek”.
» “Bir erkekle konuşurken, yüzüğünün metaline dikkat edin. Muhafazakr İslamcılar altın takmaz ve bunun yerine gümüş kullanır. Türkiye’de dini açından altından gümüşe veya tam tersi bir değişim yapmak son derece sembolik”.
» “Gülenciler kuruluşları için kozmos veya evrene ilişkin başka isimler - uzayla, samanyoluyla, zamanla, barış ve harmoniyle ilgili ne varsa - kullanmaya bayılıyorlar”


‘Hocaefendi’, Amerikalıları Kemalizmden fazla etkilemiş

Türkiye ve Ortadoğu uzmanı Reva Bhalla, Gülen cemaati hakkında daha fazla bilgi edinmek için Washington’da da bir dizi görüşmeler yapmış. Bhalla 21 Mart 2010 tarihli yazışmasında “10 yıl boyunca muhafazakâr bir Gülenci olan ancak birkaç yıl önce ABD’ye yerleşerek hareketten kaçan” bir kaynağıyla yemekte biraraya gelmiş. Bhalla, hassas askerî konularla ilgili çok şey bildiği için Gülen hareketinin karşısına almaktan çekindiğini söylediği kaynağını şöyle tanımlıyor: “Konuştuğumda bir hayli paranoyak davranıyor, ancak hareketten ‘serbest kaldığı’ için artık şarap içiyor ve bir süre sonra rahatlayabiliyor.” Bhalla, Amerika’da uzun süredir yaşayan kaynağın, diplomatların Gülen cemaatine yönelik olumlu tavrı ile ilgili anlattıklarını ise şöyle aktarıyor: “Gülen modeli açık bir şekilde çok başarılı. ABD’li diplomatlar bile bunun giderek daha fazla etkisi altında kalıyor. Kemalist modelin Türkiye’yi Batı’yla daha fazla yakınlaştırmak konusunda başarısız olduğunu, fakat Gülen‘in ticari ve diplomatik çabalarıyla bunu başardığını söylüyor.” Kaynak Bhalla’ya Fethullah Gülen’in şeker hastası olması nedeniyle hareket içinde eskisi kadar aktif olmadığını, cemaatin çoğu ABD’de yaşayan 12 kişilik bir akil adamlar grubu oluşturduğunu da anlatmış. Bhalla ayrıca kaynağının da tıpkı kendisi gibi Gülen okullarının veri tabanını hazırlamaya çalıştığını, ancak çabalarının boşa gittiğini belirtiyor: “Ona da bize verdikleri aynı cevabı vermişler - eğitim çabalarının merkezî olmadığı bu yüzden de iyi bir veri tabanları bulunmadığı. [...] Listeyi çok gizli tutuyorlar.”

Taraf - 19.03.2012


26 Temmuz 2012 Perşembe

0 Pensilvanya'da "Gülen" bir sürgün

Houston'daki "Türkçe Olimpiyatı"nın ardından New York'a döndük. Döner dönmez de Bugün Gazetesi yazarı Ahmet Taşgetiren, Genel Yayın YönetmeniErhan Başyurt ve rehberimiz Muharrem Atlığ'la Pensilvanya'ya doğru yola çıktık...
Pensilvanya ABD'nin 50 eyaletinden biri... İlk anayasanın yazıldığı eyalet olması ve daha sınırda " Bağımsızlık" vurgusuna dikkat çekilmesi önemli olduğunu da gösteriyor.
Son on yıldır bizim ülke insanları için de önemli. Çünkü Fethullah Gülen orada adeta bir sürgün hayatı yaşıyor.
Bu nedenle Anadolu'dan, hatta dünyanın farklı coğrafyalarından binlerce insan Pensilvanya'ya akın ediyor.
Daha yola çıkarken oraya "kamp" denildiğini öğreniyorum. Belli ki çok sayıda insan geliyor, hatta orada kalıyor ki böyle niteleniyor.
Bir süre sonra namaz kılmak isteyen arkadaşlar için New Jersey'de ağırlıkla Türklerin yaşadığı bir semtteki "Ulu Cami" nin önünde duruyoruz.
Çevre ağırlıkla Türk işletmeleriyle dolu... İstanbul Market, Konya Etli Pide gibi... Biz de New Jersey'de Konya'nın etli pidesini yiyip yeniden yola çıkıyoruz.
Yaklaşık 1 saat sonra ormanlık bir yola sapıyoruz. Çok sürmeden rehberimiz"kampa yaklaşıyoruz" diyor.
Çevrede tek tek villa türü binalar ağırlıkta. Çok sürmeden de Saylorsburg yazan levha çıkıyor karşımıza... 
"İşte geldik..." diyor rehberimiz.
Dikkatle çevreye bakıyorum. Önümüzde çift kanatlı elektronik bir demir kapı ve birkaç görevlinin olduğu bir kulübe var. 

Türkiye'yi hatırlatıyor 
Biraz bekliyoruz. Çevrede güvenlik kameraları olduğu söyleniyor. Kar yağmıyor ama sert soğuk insanı çarpıyor. Ve demir kapı açılıyor. Tam içeri girecekken güvenlik nedeniyle cep telefonlarımız alınıyor.
Yaklaşık iki saat sonra Pensilvanya Eyaleti'nin her yanı ormanlık bölgesinde içinde Türkiyeli bir kanaat önderinin, bir sivil toplum liderinin veya küçümsenerek söylenen " Taşralı Bir İmam" ın ne derseniz deyin, sürgün hayatına mahkûm edildiği "kamp" tayız.
Doğru o geceyi geçireceğimiz villaya gidiyoruz. İçeri girdiğimde hiçbir şey yabancı gelmiyor bana. Ayakkabıların çıkartılıp konulduğu dolap, salon ve odalara konulan, yatak olmaya uygun kanepeler ve duvarlarda Fethullah Gülen sözleri...
Her şey Türkiye'yi hatırlatıyor...
Geceyi orda geçiyoruz.
Kahvaltıda Fethullah Gülen Hoca'yla buluşacağız. Sabah sekiz gibi kaldığımız villadan çıkıyoruz.
Kar hafif hafif yağıyor. Ana binaya doğru yürüyoruz. Çevreye bakıyorum... Müthiş güzel ormanlık bir alan. Tam ortalarda büyük bir inşaat sürüyor. Yeni merkez bina olduğu söyleniyor. Anlaşılan bu kampa kalıcı gözüyle bakılıyor.
Onun çevresinde de Türkiye'den ve başka bölgelerden gelen insanların kaldığı ikiüç katlı çok sayıda villa var.
Sonradan öğreniyorum, her gün yaklaşık 30-40 kişi bu villalarda misafir ediliyor. 
Biraz yürüdükten sonra ana binaya giriyoruz. İçerisi bir hayli kalabalık. Bir yanda gençler mutfaktan kahvaltılıkları masalara taşıyor. Misafirler ise ayakta üç beş kişilik kümeler halinde ve sessizce bekliyorlar. 

Gurbet yaşlandırmış 
Hem kahvaltı salonunu hem de insanların kümelendiği ara bölmeyi geziyorum. İki ayrı yere, Fethullah Gülen'e dünyanın dört bir yanından getirilen hediyelerin sergilendiği cam bölmeler yapılmış...
Bir yerde Anadolu'dan gönderilen el yapımı bir kağnı arabası, bir başka bölümde bir tank...
Biri Kosova'dan gelmiş öteki Azerbaycan'dan, Mısır'dan... Simgesel, küçük yerel hediyeler...
Biz de, kalabalık da Fethullah Gülen'in kahvaltıya inmesini bekliyoruz. Ve saat 8 civarında hoca bulunduğumuz alana doğru geliyor...
Yürümekte biraz zorlandığı hemen fark ediliyor.
Tam on yıl önce SabahAtv'nin İkitelli binasında yakından gördüğüm Fethullah Hoca'yı yıllar ve gurbet bir hayli yaşlandırmış...
Karşısındaki insana incelikle ilgi gösteren, mütevazılığıyla insanı etkileyen Gülen Hoca, tek tek elimizi sıktıktan sonra kahvaltı salonuna geçiyoruz.
Biz gazetecileri yakınına oturtuyor.
Ve kahvaltı başlıyor.
Derin bir sessizlik hâkim salona. Sadece çatal bıçak ve çay yetiştirmeye çalışan gençlerin ayak sesleri hissediliyor.
Bir süre hiç kimse konuşmadan kahvaltısını yapıyor.
Bu sessizliği Hoca'nın ilaçları ve çay üzerine söyledikleri bozuyor ve bizim merakla beklediğimiz sohbet başlıyor. Bu sohbet biraz da biz üç gazetecinin soruları ekseninde gelişiyor. 
Çok derine inmeden, pek çok konuda gelişen bir sohbet söz konusu. O sohbetin içinde yerel seçimler de, Ergenekon dava süreci de, GATA'ya yatay geçiş yapanlar da, Demirel ve Cindoruk da, Neoconlara karşı Neoosmanlılar yaklaşımı da var.
Dipnot : Sabah Gazetesi Yazarı - MAHMUT ÖVÜR
Sabah Gazetesi yazarı Mahmut Övür Cüneyt Özdemir tarafından sunulan 5N1K Programı'na katıldı. Mahmut Övür, Fethullah Gülen Hocaefendi ile görüşmesinde Ergenekon davası, Ak Parti, Yerel seçimler ve AB'ye ilişkin sorularına aldığı cevapları anlatıyor.