Pages

29 Temmuz 2011 Cuma

0 Kürt Rock'u "Bé Wetan" ve Kaldırımlarda

Kürt Rock'unun 40 yıl önceye giden hikâyesini anlatan "Bé Wetan" belgeselinin yönetmenlerinden Halil Fırat Yazar, "Bé Wetan acılarını perdede izlemeyi sevenlerin haz almayacağı bir belgesel; sert ve acılara kafa tutan bir belgesel diyor.
Yönetmenliğini Mehmet Hadi Sümer ve Halil Fırat Yazar'ın yaptığı "Bé Wetan" belgeseli, Kürt rock'unun 1970'lerde Koma Wetan'la başlayan tarihini anlatıyor. Belgeselin yönetmenlerinden Halil Fırat Yazar ile konuştuk.
Kameranın ardındaki fikirlerin özgür olması gibi kameranın da özgür olması gerektiğini belirten Fırat, Bé Wetan (Vatansız) belgeseli, "acılarını perdede izlemeyi sevenlerin haz almayacağı bir belgesel" olarak tanımlıyor.
Fırat, Kürt rock müziğin beslendiği yerin, dengbéjlik geleneği olduğunu ve rock müziğin en iyi enstrümanının Kürt coğrafyası olduğunu vurgulayor ve "Kürt rock'ını diğer rock gruplarından ayıran temel nokta Kürtçe rock müzik yapanların Bé Wetan olmalarıdır" diyor.
Kürt rock belgeseli çekme fikri nereden doğdu?
Kürt rock belgeseli çekme fikrinin kaynağı Koma Wetan'dı. Bazen başından atamayacağın sorular oluyor, onlardan kaçabileceğin tek yer yine onların kendi cevaplarıdır. Koma Wetan'da bizim kuşağın bütün hayatında vardı; ama "kimdir bu adamlar?" diye sorduğunda aklınıza şarkıları gelip yüzü gelmeyen nadir sanatçılardandır. Koma Wetan da bizim hayatımızda cevaplanmamış bir soruydu.
Kürt Rock müziğinin bu kadar "yeraltında" üretiliyor olması bizim için işlenmeye değerdi; çünkü üretimin iyi olma ölçüsü, sahne almak veya televizyonlarda yer almak değil. Aksine tercihlerini kaldırımlardan yana kullanmaları ve popüler olanla iki kanlı gibi uzak ilişki kurmaları bu soruları çoğalttı bizde. Zaten sorular o kıvama geldikten sonra, cevaplara giden o trene kameranızı alıp biniyorsunuz. Biz de bu trene bindik.
Neden Bé Wetan ?
Belgesel üzerinde çalışırken bir şey fark ettik: Koma Wetan ülkesinden uzak sürgünde kurulmuş bir rock grubu; ama 2000'lerden sonraki rock gruplarını sadece müzik tarzı ile etkilememiş, aynı zamanda bu vatansızlık 'kaderine'ortak etmiş, miras bırakmış. Görüştüğümüz bütün Kürt rock grupları şu an kendi vatanından uzakta. Koma Wetan'ın adına tezat bir şekilde belgesele 'Vatansız' dememizin nedeni şu: Kendi vatanlarından uzakta ve yoksunluklar içinde olsa da, üretimleri ve politik tutumları ile kendi ülkelerinin gerçeğinin tam merkezindeler!

Kimlerle görüştünüz?
Koma Wetan grubunun kurucusu, bas gitaristi ve solisti Kerem Gerdenzerî, Koma Rewşen, Siya Şevê ve Ferec ile görüştük.
Belgesel çekiminde ne tür sıkıntılarla karşılaştınız?
Maddi sıkıntılardan çok bizim için 'sıkıntı', hatta oldukça fazla sıkıntı diyebileceğimiz şey başka aslında. Yapım koşulları sizi korkunç bir pazarın içine çekiyor. Özellikle devrimci ya da muhalif sinema yapıyorsanız bu ilişki ağı sıkıntıların en büyüğü; Çünkü muhalif fikirleriniz var, muhalif bir iş yapıyorsunuz ve kullandığınız malzeme direkt o pazarın ürünü, onu kullanmak zorundasınız.
Yani bir yanıyla direkt kapitalist bir ilişki ağına düşüyorsun. Hatta devrimci sinema ile yola çıkıp, bütçe bulma adına bakanlık 'desteği' gibi ilginç bir destek türü ile sistemle psikolojik bir barışa bile gidenler var.
Kameranın ardındaki fikirlerin özgür olması gibi, malzeme olarak kameranın da özgür olabilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Desteğini bu duygularla paylaşan ve yardım eden kişisel yaklaşımlar olsa da, canını dişine katıp filmini kotarma derdi hala muhalif sinemacıların dramı olarak devam ediyor; ama koşullar yavaş yavaş bizi bir araya getirmeye zorluyor.
Kapitalist pazarın müşterileri değil, dayanışma halinde olan muhalif sinemacıların birliği, yaptığımız işlerin vicdan sızısını giderecektir. Ve işte bir sıkıntıdan söz edilecekse o da budur sanırım. Gerisi, yaşamamız gereken sıkıntılardı, biz de layığı ile yaşadık...

Kürt rock müziğinin belgeselini çekerken olumlu veya olumsuz ne tür tepkilerle karşılaştınız?
Kürt sinemasında son yıllarda yapılan işlerin çoğu tarihsel ve güncel olarak yaşanan acıları içeriyor ki kesinlikle yapılmalıdır da. Beklentiler de biraz sizi buna itiyor. Yani yaşanmış o kadar trajedi varken, farklı konular işlemek biraz rahatsız edici olabiliyor. Bu dil izleyicide biraz alışkanlık yarattığından mıdır bilinmez ama siz tür olarak farklı bir konu işlediğinizde hafife alınabiliyor.
Belgeselimizin içeriğini öğrendiğinde hafife alanlarda oldu tabii; ancak bir şeyin bu topraklarda 'değer' kazanması için artık ölmesini beklememeye karar vererek çekmeye başladık.
Çünkü Kürtlerin sadece uzun ve sessiz planlara hapsedilecek acıları yok, inanılmaz yaratımları ve üretimleri de var. Bunlar coşkulu ve dinamik planlarla da anlatılmalıdır. Bé Wetan acılarını perdede izlemeyi sevenlerin haz almayacağı bir belgesel; hatta içerik olarak sert ve acılara kafa tutan bir belgesel. Gösterimde ilgi ve tepkiler genel olarak olumluydu.

Türk rock müziği çoğunlukla Anadolu rock ile kendine özgün bir alan yaratsa da Türk rock'ı Amerika ve İngiliz rock müziğin etkisinde kalmıştır. Sizce Kürt rock müziğinin esin kaynağı nedir, özünlüğü var mı?
Tabi ki İngiliz ve Amerikalı rock gruplar İkinci Dünya Savaşı sonrası bütün dünyayı etkilemiştir. Kürtler de bundan nasibini aldı. Müzikal altyapısı ve yorumlarda bunun etkisini görmek mümkün. Kürtlerin rock yapması için doğal bir neden daha vardı: Yüksek sesle ve müzikle dile getirecekleri bir dertleri vardı.
En kaba tanımıyla, rock bunun en yüksek sesle izahıydı. Kürt rock müziğini, Anadolu rock'tan da, diğer rock gruplarından da ayıran özellikleri vatansızlıklarıydı. Kerem Gerdenzerî bir yerde bize dedi ki 'Aslında gitarımız bizim silahımızdı. Fakat bu silah bir öldürme aracı olarak değil, bir ret etme ve namlusu sürgünlüğe, tutsaklığa dönmüş bir silah.' Bir 'Heseno bra'yı, ya da 'Sînê'yi, ya da 'Welatê me' şarkısını dinlediğinizde barut kokusunu hissetmeniz mümkün.
Bu namlu döndüğü kişiyi öldürmeyen, aksine bir özgürlük, bir kavga hissi ile yaşama döndüren bir namlu. Yani bu hayatta önünden kaçmamamız gereken tek kurşun.


Kürt rock müziğinin beslendiği kaynaklar nelerdir?
Kürt rock müziğinin kaynağını görmek aslında çok basit. Diyarbakır Van arabasına binin sağınızdaki solunuzdaki çetin dağlar ve engebeli coğrafya, ya da sert akan nehirler bu kaynağın ta kendisidir. Ferec mesela Hakkâri'de heavy metal müzik yapan bir grup. Newroz'da çıktıkları sahnenin önünde on binlerce insan, sahnenin sol tarafında ise yüksek karlı dağlar. O sahne üstünde çalan müzik ve o dağların sertliği aynı ölçüde. Yani Kürt coğrafyası bu kaynağın en güçlü enstrümanı. Tabi ki belgeselde görüştüğümüz bütün grupların kaynak olarak gösterdikleri dengbêjler var.
Yeni projeleriniz var mı?
Evet, Mihri Belli'nin bir anlatımından esinlenerek bir öykü yazdık. Şu an senaryoyu yazıyoruz. Bu yaz Diyarbakır'da çekmeyi öngörüyoruz. (NK/ŞA)

0 yorum: