Pages

11 Aralık 2011 Pazar

0 Ankaralı Kürt Cemali

Kürt Cemali lakabıyla maruf 50'li ve 60'lı yılların Ankara'sında özellikle Altındağ, Yenidoğan ve Bentderesi semtlerinde güçlü olan zamanın kabadayısı Cemali Coşar.
O tarihlerde Ankara Hacettepe'de kumar oynatıp haraç toplayan Kabadayı Mehmet 1953'de Yakın arkadaşı Sarı Veli'yi bir alacak verecek meseli yüzünden öldürmekten önceden tecilli cezasıyla birlikte 15 yıl hapis cezasına mahkum olur. Dündar Kılıç o zamanlar yeni yeni palazlanıyor, bu alemlerde kendini göstermek ve kumardan kazanç toplamak için kavga ve çatışmalarda cesaretini kanıtlaması gerekiyordu. Çeşitli kavgalara gire çıka hapishaneleri uğrak yeri haline getirmiş olan Dündar Kılıç bu sayede Kabadayı Mehmet başta olmak üzere zamanın ünlü kabadayılarıyla tanışmış, hapisten çıkınca onların kumarhanelerine "takılmaya" başlamıştı.
İşte Kabadayı Mehmet hapise girince onun Kumar işleriyle Dündar Kılıç ilgilendi. 1962 yılında Kabadayı Mehmet hapisten çıkınca Dündar Kılıç onunla beraber oldu. Yıllar geçmiş Ankara'da 27 Mayıs sonrası askeri dönemin ağırlığı hız kesmiş kabadayılar aleminde her şey eski hızına kavuşmaya başlamıştı.
Kürt Cemali ile Kabadayı Mehmet takışmışlardı sebep kumar oynatılan bölgelerin paylaşılması idi. Bu takışma ve kavgaların ardı arkası gelmedi Ankara artık bu iki gruptan biri için fazlaydı. Bir Nisanı iki Nisana bağlayan gece Kabadayı Mehmet konuşmak ve kumar oynamak için Kürt Cemalli'yi Hergele meydanındaki kulübüne davet eder, gecenin ilerleyen saatlerinde aralarında çıkan çatışma sonucu Kürt Cemali vurularak öldürülür.
Cemali'nin Ardından
Kürt Cemali'nin öldürülmesinin ardından Ankara'da büyük gösteriler olur. Altındağ, Yenidoğan, Atıfbey mahallerinden beş bine yakın kişi önce İtfaiye meydanındaki kahvenin önünde toplanıp intikam sloganları atarlar, sonra Kabadayı Mehmet'in bulunduğu adliyeye yürürler.
Dündar Kılıç meşru müdafaa halinde sayıldığından Kürt Cemali cinayetinden beraat etti ve 1963 affıyla Kabadayı Mehmet'le birlikte tahliye oldular. Dündar Kılıç serbest kaldıktan sonra artık Ankara'da barınamayacağı için İstanbul'a yerleşme ve işlerini buradan yürütme kararı alır. Böylece bu olayla birlikte ilerde yeraltı dünyasını ünlü ismi olup Türk kamuoyunun yakından tanıyacağı Dündar Kılıç'ın İstanbul macerası başlar.
Kabadayı Mehmet ise 6 Nisan 1965 günü Cemali Coşan'ın 16 yaşındaki yeğeni Nuri Coşan tarafından vurularak öldürüldü. Dündar Kılıç Yaşamı boyunca Kürt Cemalli'ye ateş etmediği ve suçlu olmadığını söyledi. Bu arada zamanın ünlü Türkücülerinden Nuri Sesigüzel söz ve müzik'i Nail Bayşu'a ait olan "Ankaralı Kürt Cemalli'ye Ağıt" isimli plağı yapar, bu plak o kadar tutar ve o kadar çok çalınır ki artık şarkının popülaritesinden rahatsız olan Dündar Kılıç bir gün Nuri Sesigüzel'e gider:
"Neden yani Nuri Bey? Siz insanları neşeye boğmayı düşüneceğinize böyle bir plak yapmaktasınız ki canımızı aldırmak istercesine? Öyle değil mi Nuri Bey?"
Nuri Sesigüzel "Seni tanımış olsaydım, sana zararlı olacağını bilseydim yapmazdım bu plağı."deyince Dündar Kılıç'ada söyleyecek bir şey de kalmıyor.

Keşanlı Ali Destanı
Kürt Cemali'nin öldürülmesi ve arkasından yapılan gösteriler sanat dünyasının konuya ilgisini çekti. Önce Nuri Sesigüzel türküsünü yaptı arkasından "Piç Ahmet" lakaplı başka bir türkücü bir plak yaptı. Olay ünlü hikaye ve oyun yazarı Haldun Tanerin dikkatini de çeker Altındağlı Avukat Şefik Günder ve Atıfbeyli Tahsin Yaman la tanışır, konuyu araştırır ve inceler. Daha sonra "Keşanlı Ali Destanı" ortaya çıkar, olayın geçtiği Sineklidağ gecekondu mahallesi Altındağ olduğu söylenir. Gerçi hikaye birer bir aynı olmasa da Kürt Cemali olayından bir esinlenmede vardır.

Ankaralı Kürt Cemali'ye Ağıt
Kaderim böyleymiş, ağlama anam
Cemalin boyandı al kızıl kana
Dört tane yavrumu bıraktım sana
Layikmidir felek bu ölüm bana
Ben ölürsen bağlatmayın başımı
Arkadaşlar diksin mezar taşımı
Annem silsin gözlerimin yaşını
Dertli yazın mezarımın taşını
(Pathe Plakları-7-PTC 254)




8 Aralık 2011 Perşembe

0 En Korkutucu Idam Yöntemleri



Bazı ülkelerde halen yürürlükte ve uygulanmakta olan idam cezası, tarihe korkunçyöntemlerle damgasını vurdu

Farklı toplumlar kendilerine özgü idam cezaları geliştirdi ve bunların çoğu tüyler ürperticiydi. İşte bunlardan bazıları: 

1. Testere ile kesmek:
 İdama mahkum edilen kişi başaşağı asılırdı ve bir testere ilevücudu ortadan ikiye ayrılırdı.

2. Böceklere yedirme:
 Eski İran'da kullanılan bu yöntemde, mahkum boş bir ağaç kovuğuna çıplak olarak yerleştirilirdi.

Başı, elleri ve ayakları dışarıda bırakılırdı ve vücuduna böcekleri çekmek üzere bal sürülürdü. Daha sonra kaderine terk edilirdi.
Ölüm susuzluktan, açlıktan ve böceklerin ısırıklarından kaynaklanan septik şoktan dolayı gerçekleşirdi.

3. Yılan çukuru:
 En eski idam yöntemlerinden biri. Mahkumlar zehirli yılanlarla birlikte derin bir çukura atılırdı.
Aralarından 19. yüzyıl Viking savaşçısı Ragnar Lodbrok'un da bulunduğu birkaç ünlü isim bu şekilde idam edildi.

4. Deri yüzmek:
 Bu çok eski yöntemde idam mahkumunun derisi çok keskin bir bıçakla yüzülürdü.

5. Kaynatmak: Mahkum içinde kaynayan bir sıvının bulunduğu kazana konurdu ya da sıvı daha sonra kaynatılırdı. Bu sıvı yağ, su, katran, kurşun ya da asit olurdu.

6. Tekerlek:
 Mahkum bir at arabasının tekerleğine bağlanırdı. Bu şekilde ölüm günler sürebilirdi.

7. Ling Chi (Yavaş yavaş doğramak):
 Çin'de 1905'te kadar uygulanan idam yöntemi. Mahkumun kolları, bacakları ve gövdesi yavaş yavaş kesilirdi. Son olarak kafası kesilir ve kalbinden bıçaklanırdı.

8. Ateşe vermek:
 En fazla acı verecek yerler önce ateşe tutulurdu.

9. İngiltere'de 1814'e
 dek vatana ihanet etmekten hüküm giymiş erkeklere uygulanan idam cezası yöntemi. Bir atın arkasına bağlanarak sokaklarda sürüklenen mahkum sonra asılır. Bağırsakları çıkarılarak yakılır. Hala yaşıyorsa kafası kesilir ve vücudu dört parçaya bölünür.

10. Pirinçten boğa: 
Mahkum içi boş pirinçten bir boğanın içine oturtulur. Boğanın altında bir ateş yakılır. Eski Yunan'da yaygın olarak uygulanan bir idam yöntemiydi.