Pages

23 Eylül 2012 Pazar

0 Türkiye'de Toplu Mezarlar

Türkiye’de geçmiş yılların katliamları, çatışmaları, sivil ölümleri, toplu mezarlarla bugün gün yüzüne çıkıyor. Raporumuzun bu bölümünde Türkiye’de toplu mezarların kısa bir tarihçesinedeğindikten sonra neredeyse tamamı Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde olan toplumezarların ayrıntılı verilerine yer vereceğiz.

Türkiye, jeopolitik konumu gereği her dönem savaşların yaşandığı önemli bir merkez olmuştur. Ancak Türkiye’de toplu mezar olgusunu ön plana çıkarabilecek olaylar, başka ülkelerle yaşadığı savaşlar değil, kendi içerisinde gerçekleştirdiği jenosid, tehcir ve bölgesel katliamlardır. Bunların başında da Ermeni Soykırımı gelmektedir. 1,5 milyon Ermeni’nintehcir edildiği ülkemizde, çok büyük katliamlar yaşandığı artık günümüzde daha net bir şekilde biliniyor. Ancak, o döneme ait kayıtların yanında, kanıtlar oluşturabilecek düzeyde henüz net bir bulguya ulaşılmış değil. Birçok alanda o dönemden kalma toplu mezarların olduğu bilinmesine rağmen, bugüne kadar (bir iki yer dışında) bu yönlü bir çalışma yürütülmemiştir.
 

Cumhuriyet öncesi bu katliamdan sonra yaşanan en büyük katliam olayları ise, 1925’ten başlayan ve 1938 yılına kadar neredeyse kesintisiz devam eden Kürt isyanları ve bu isyanların bastırılması sonrası ortaya çıkan katliamlardır. Bu isyanların başında gelen Şex Sait isyanı,Dersim isyanı, Ağrı isyanı gibi isyanlar, bu isimlerinin yanı sıra katliam adlarıyla da gündeme gelmiştir. Dönemin tanıklıkları, günümüze ulaşmış belgeler ve devlet arşivlerinden anlaşılıyor ki, bahsettiğimiz bu isyan süreci sürekli kanla bastırılmış ve binlerce Kürt toplu halde katliamların kurbanı olmuştur. Bu belgeler ve tanıklıklar haricinde bugüne kadar katliamları belgeleyebilecek kalıntılara çok fazla rastlanmamıştır. Bunda en büyük neden ise, bu alanda henüz bir çalışma yapılmayışı olarak gösterilebilir.
Ancak geldiğimiz noktada, ülkemizdeki toplu mezarların zayıf da olsa gündeme gelmesi odöneme ait bazı kalıntıları da bir bir ortaya çıkarıyor. Hazırladığımız Toplu Mezar Raporu’nda da görüleceği üzere, Dersim’de isyan döneminden kaldığı belirtilen
içerisinde 230 kişinin bulunduğu toplu mezar ile Bingöl’de Şeyh Sait isyanında 84 kişinin diri diri yakıldığı köydeki toplu mezar bunlara örnek teşkil edecek nitelikte.


Kısaca geçmiş tarihe değindikten sonra, günümüzde toplu mezarları gündemimize taşıyan
ve 30 yılı aşkın süredir devam eden düşük yoğunluklu savaşa geleceğiz. 1984 yılında silahlı
eylemleri başlatan PKK ile Türkiye güvenlik güçleri arasında gerçekleşen bu uzun soluklu çatışmalı dönem, beraberinde her savaşın yarattığı kirlilikleri de getirmiştir. Devleti yönetenlerin PKK ile mücadelede yetersiz ve etkisiz kaldıklarını hissettikleri dönemde silahlı örgütü destekledikleri savıyla sivil halka yönelik amansız bir mücadele içerisine girdi.Yaşanan bu süreçte binlerce sivil ve silahsız vatandaş, ya kaçırılarak kaybedildi veya sokak ortasında kurşunlanarak faili meçhul cinayetlere kurban gitti. Kimi zamanlar ise, köylerde toplu katliamlara, toplu kaçırılmalara maruz kaldılar.Sivil vatandaşların yanı sıra ölümlerin büyük oranda arttığı 90’lı yıllarda, çatışmalar dayaşamını yitiren PKK militanları, tüm savaş hukuku hiçe sayılarak toplu halde gömülmeye başlanmış, cenazelerini isteyen aileler her seferinde eli boş bir şekilde geri çevrilmiştir. İşte tüm bu toplu kaybedilmeler, ve savaşın pervasız yüzü, Türkiye halklarını toplu mezarlarla tanıştırmaya başladı.


Newala Qasaba ile başlayan süreç
Bölgemizde toplu mezar olayı ilk olarak 1989 yılında gündeme geldi. Bu tarihlerde bölge genelinde bir araştırma yapan Gazeteci Günay Aslan, Siirt'e bağlı Newala Qasaba'da (Kasaplar Deresi) çok sayıda cesedin olduğunu tespit etti. Aslan'ın tespitleri sonucunda aralarında PKK'nin askeri kanadı ARGK'nin ilk komutanı olan ve Gabar Dağı'nda çıkan çatışmada yaşamını yitiren Agit Kod adlı Mahsum Korkmaz ve çatışmalarda yaşamını yitiren birçok PKK gerillasının bulunduğu 73 kişinin ismine rastlanmıştı. Günay Aslan o dönemde olayın peşini bırakmamış ve çalıştığı 2000'e Doğru Dergisi'nde toplu mezarların dosya haberini yapmıştı. Aslan ayrıca 20 Haziran 1989 tarihinde Özalp Cumhuriyet Savcılığı kanalıyla Siirt Cumhuriyet Başsavcılığı'na bir dilekçeyle başvurarak, elde ettiği bilgilerin araştırılmasını istemişti. Aslan'ın başvuru dosyasında, cesetleri Newala Qasaba'ya atılan 73 kişilik isim listesi de bulunuyordu.Ancak Kasaplar Deresi’ndeki toplu mezarlarda bulunan kişi sayısının 73’ün çok üzerinde olduğu ileri sürülüyor. Nitekim dönemin İHD Siirt Şube Başkanı Evin Çiçek, yaptığı araştırmalar sonucu Kasaplar Deresi’ne atılan PKK militanı ve sivil 98 kişinin ismine ulaşmıştı. Toplu mezar iddiaları üzerine dönemin bazı siyasi parti temsilcilerinin girişimi ile  Kasaplar Deresi’nde bir kazı çalışması yapıldı ve yapılan kazı sonucu 8 kişiye ait cenazeye ulaşıldı.

Sivil Kayıplar ve Toplu Mezarlar 
Toplu mezarlarla gündeme gelen bölgede sonraki yıllarda ardı arkası kesilmeyen insan cesetleri çıkmaya başladı. 2003 yılında Diyarbakır’ın Kulp İlçesi’nde askerler tarafından gözaltına alınarak kaybedilen 8 sivil köylünün bulunduğu toplu mezar, 2004 yılında yine Kulp İlçesi’nde askerler tarafından kaçırılarak katledilen 11 köylünün içerisinde bulunduğu toplu mezar, 2005 yılında askerler tarafından kaçırılarak kaybedilen 2 sivil vatandaşa ait toplu mezar bulundu. Toplu mezarların bir bir ortaya çıkmasından sonra İnsan Hakları Derneği öncülüğünde yürütülen çalışmalar sonucunda bölgede aslında yüzlerce toplu mezarın var olduğu, ancak henüz bunların varlığı konusunda bir bilginin olmadığı ortaya çıktı. 
Bu tarihlerden itibaren neredeyse her gün toplu mezarlara ilişkin ihbarlar alınmaya başlandı ve ihbarlar sonucu gidilen her alanda toplu mezarlarla karşılaşıldı. 

Hizbullah’ın Mezar Evleri
90’lı yıllarda savaşın yoğun bir şekilde yaşanması sonucu yaşamını yitiren siviller ve örgüt militanlarının toplu bir şekilde gömülmesiyle oluşan toplu mezarlar Newala Qasaba olayındansonra uzun bir süre gündeme gelmedi. 2000 yılında ise Türkiye ilginç bir vakayla, yani‘mezar evler’le tanıştı. Bu dehşet verici manzarayı yaratan da bölgede Hizbul-Kontra olarak bilinen Hizbullah örgütü oldu. Yaptığı eylemlerle 90’lı yıllarda kamuoyunun gündemine gelmeye başlayan Hizbullah örgütüne yönelik operasyon İstanbul’da 17 Ocak 2000 tarihinde yapıldı. Polis, aralarında Zehra Vakfı Başkanı İzzettin Yıldırım'ın da bulunduğu işadamlarının kaçırılmadan önce cep telefonlarıyla yaptıkları görüşme ve mesajları inceledi ve Kanlıca Kaptanlar Mahallesi Mühendis Çıkmazı Sokak'taki bir eve baskın düzenlendi. Polisin örgüt üyeleriyle girdiği ve televizyonlar tarafından naklen yayınlanan 4.5 saatlik operasyon sonucunda evde bulunan Hizbullah örgütü lideri Hüseyin Velioğlu ölü, örgütün Marmara ve Ege sorumlusu Edip Gümüş ve askeri kanat sorumlusu Cemal Tutar sağ olarak ele geçirildi.Evde yapılan aramada, İslamcı yazar Konca Kuriş ve Malki cinayeti davası sanığı MehmetSümbül’ün sorgulandığı video kasetler, kayıp 11  işadamının da aralarında bulunduğu yüzkişilik “kaçırılacak insan listesi” de bulundu.Operasyondan iki gün sonra Edip Gümüş’ün ifadesi doğrultusunda Üsküdar’da bir eveyapılan operasyonla da Hizbullah’ın, eşi görülmemiş bir toplu mezar vahşetine giriştiği ortaya çıktı. Evin kazılan her köşesinden toprağa gömülmüş cesetler çıktı. Elleri ve ayakları bağlı olan ve cenin pozisyonunda gömülen 10 cesetten bazılarının kafatasında beton çivisi bulunduğu, kol ve bacaklarının kırıldığı ve kesildiği, maktullerin işkenceye maruz kaldıkları belirlendi. Yakalananların ifadeleri doğrultusunda Etimesgut'ta bir gecekondu olan evin bo drum katında yapılan kazılarda İstanbul'daki gibi elleri arkadan bağlı ve çıplak gömülmüş 3 ceset bulundu.


Türkiye genelinde sürdürülen operasyonlar çerçevesinde 21 Ocak 2000'de
Konya’nın Meram İlçesi’n de düzenlenen operasyonda da bir evin bodrum katında, biri kadın 3 cesede ulaşıldı. İstanbul'da 28 Ocak 2000’de Kartal Çavuşoğlu Mahallesi’nde villa tipi evde yapılan aramada da 9 ceset bulundu.
Batı illerindeki mezar evlerin bulunmasının ardından gözler binlerce kaybın bulunduğu bölgeye çevrildi. Örgütün ele geçen belgeleri
doğrultusunda Diyarbakır 'da bir mezar evde kazı çalışması yapıldı ve çürümüş cesetlere rastlandı. 4 gün boyunca süren kazı çalışmaları sonucunda aynı evden 11 ceset çıkarıldı.

Beykoz operasyonun ardından 19’u İstanbul Üsküdar ve Kartal’da olmak üzere, Diyarbakır Mardinkapı’da, Tarsus’ta, Konya’da,Ankara’da ve Batman’da bulunan mezar evlerden tam 52 kişinin cesedi çıkartıldı.

Unutulmaya yüz tutmuş mezar evler 2006 yılında tekrar ortaya çıktı. Şırnak’ın Cizre İlçesi’nde Hizbullah’a ait olduğu öne sürülün bir evin bahçesinde yapılan kazıda 2 kişiye ait kafatası ve kemikler bulundu.

21 Eylül 2012 Cuma

0 90'lı yıllarda Midyat'ta gerçekleşen ölümler

Beşir Algan - Midyat - Vurulma - Sivil
(Güneş 25.05.90): Ölümü Ahmet Türk tafından meclise getirildi.evinden çıkarken özel tim tarafından vurulduğu iddia edildi.
(Cumhuriyet-Güneş 22.05.90): Budaklı köyünde 1954 doğumlu silahsiz köylü Beşir Algan yanlışlıkla vuruldu.
AI(Newsletter 01.92): BA Önce kalçasına vurulduktan sonra kafasına tek kursunla öldürülmüş. AI raposu (Şubat 14/92): sorusturma takipsizle sonuçlandi.
(Serxwebun sayi 101,Mayis 90): Kerşave (Budaklı) köyünde namazından sonra çifte gitmek için köyden çıkan Beşir Algan pusu kurmus özel tim ve askerler tarafından kursun yağmuruna tutularak katledilir. halk cesedin kaçırılmasını önler. Şehit mustafa bilmen (temmuz 87) bu köyde doğmuştu.
********************************************
Mehmet,Sabri,İsmet,Süleyman Acar = Hasan,Kadir Akan = Mehmet Ağırman -
Vurulma - Sivil

(21.04.083)- Mardin'in Midyat ilçesine bağlı Çalpınar köyünden ilçe merkezine giden bir minibüs ile bir kamyon, 20 nisan sabah silahlı ve maskeli kişiler tarafından durdurularak kursunlandi. Olayda 8 kişi öldü, 9 kişi de yaralandı. Ölen 8 kişiden 7'sinin adları şöyle
''mehmet acar - hasan akan - süleyman acar - kadir akan - mehmet ağırman - ismet acar - sabri acar ''. Olayda yaralananlardan Çalpınar köyü muhtarı İbrahim akan, saldırının, aralarında bulunan düşmanlık nedeniyle Kutlubey köyündeki köy korucuları tarafından yapıldığını söyledi.
(07.07.027)- Bir kamyonu 20 nisan 92 tarihinde durdurarak 8 kişiyi öldüren, 9 kişiyi de yarlayan silahlı ve maskeli kişilerin köy korucusu oldukları anlaşıldı. Midyat cumhuriyet savciliği tarafından sürdürülen soruşturma sonucunda katliama katilan Kutlubey köyünde görevli 10 korucu tutuklandi. tutuklanan köy korucularinin adları şöyle: ''tacettin sakan - Neval Aydın - Halit Aktar - Rahmi Kaçmaz - Vecdi Özbay - Ethem Seyhan - Mehmet Seyhan - Tevfik Akbay - Şehmuz Seyde ve Abbas Taş''. Olayla ilgili olarak İsmail Taş ve Cengiz Kaçmaz (korucu başı) adli iki korucu hakkinda da giyabi tutuklama kararı verildi. yapılan balistik inceleme sonucunda 8 kişinin öldürülmesine yol açan kursunların köy korucularinin silahlarından çıktıgı saptandi. 20 nisan günü meydana gelen katliamdan sonra olağanüstü hal bölge valiliği tarafından yapılan açıklama '' eylemin PKK militanları tarafından düzenlendiği'' öne sürülmüştü. ayrıca radyo ve televizyon ile gazetelerde de aynı doğrultuda haberler yayınlanmıştı.
********************************************
Abdurrahman Yeşilmen - Mehmet Candan - Hamza Bulut - Hacı Bedur - Vurulma Sivil
(21.04.083)- Midyat'tan turgali köyüne giden bir minibüse 20 nisan günü kimliği belirsiz kişiler tarafıdan açılan ateş sonucunda ise Abdurrahman Yeşilmen ve Mahmut Candan adlı kişiler ile adi öğrenilemeyen ''BULUT'' soyadli 3 yaşındaki bir bebek öldü,9 kişi de yaralandi.
(22.04.089)- kursulanan münübüste abdurahman yeşilmen be hamza bulut adli cocuklar ile haci bedür ve Mehmet Candan adlı kişilerin öldüğü belirlendi.
********************************************
1.İrfan Turan - 2.İsimsiz 1 - 3.İsimsiz 2 - 4.Nurettin Taran - 1 ve 2'inci şahıs Çatışma Asker + 3 ve 4'üncü şahıs PKK
(19.05.076)- Mardin'in Midyat ilçesinde 17 mayis gecesi çıkan çatışmada 3 PKK militani ile irfan turan adli komiser öldü.çatışmada hayati uzun adlı polis de yaralandı.
(Yeni Ülke - 24.05.92)- Midyat'ın cumhuriyet mahallesi'nde bir eve düzenlenen baskın sırasında çıkan çatısmada nurettin taran ve o sırada evde bulunan iki arkadaşı yaşamını yitirdi. Çatışmada iki özel tim görevlisinin de öldüğü de belirtiliyor.
********************************************
Fevzi Anık - Ahmet Yeşilmen - Vurulma - Sivil
(16.06.033)- Mardin'in Midyat ilçesinden dargeçit ilçesine yolcu taşıyan bir minibüsü, 5 haziran akşamı durduran silahlı bir kişi, minibüste bulunan fevzi anık ve ahmet yeşilmen'i öldürdü. Silahlı kişi daha sonra yol kenarında kendisini bekleyen özel otomobille olay yerinden kaçtı. silahlı saldirganın ''Hizbullah'' yanlısı olduğu sanılıyor. olayda ölen iki kişiden Fevzi Anık'ın Dargeçit Belediye Başkanı Süleyman Anık'ın kardeşi oldugu bildirildi.
********************************************
Emin Alptekin - Vurulma - Sivil 
(17.06.051)- Mardin'in midyat ilçesinde 16 haziran'da yolda yürürken başına bir el ateş edilen Emin Alptekin adli 39 yaşındaki kişi yaşamını yitirdi.
********************************************
İsimsiz 1 - Çatışma - PKK
(04.07.020)- 2 temmuz Mardin'in Midyat ilçesi yakınlarında çıkan çatışmada 1 PKK militanı öldürüldü.
********************************************
Ramazan Gündüz - Metin Gündüz - Vurulma - Sivil
Mardin'in Midyat ilçesi ışıklı mahallesindeki bir ev, 16 temmuz gecesi PKK militanlarının saldırısına uğradı. saldırıda evin sahibi Ramazan Gündüz(45) ile 7 yaşındaki oğlu Metin Gündüz öldü, eşi Hasene Gündüz ile diğer oğlu Hamdi Gündüz ise yaralandı.
********************************************
Reşat Av - Vurulma - Sivil
(29.07.128)- Mardin'in Midyat ilçesinde ise elinde bomba patlayan Reşat Av adlı Er öldü, biri yüzbaşı olan dört asker de yaralandı.
********************************************
Fevzi Akar - Vurulma - Sivil
(30.07.132)- Mardin'in Midyat ilçesine bağlı toptepe köyünde ise kimliği belirsiz 5 kişi tarafından köy dışına götürülen Fevzi Akar başına sıkılan tek kurşunla öldürüldü.
********************************************
Sabri Ataç - Orhan Ataç - Mehmet Güneş - Nuri Mal -  Vurulma - Korucu
(05.08.020)- Mardin'in Midyat ilçesine bağlı Doğançay köyü yakınlarında 3 ağustos günü tarlada çalışanlara açılan ateş sonucunda Sabri Ataç(40) adlı Köy Korucusu ile Orhan Ataç(12), Mehmet Güneş(60) ve Nuri Mal(38) adli kişiler öldü.
********************************************
Hasan Kaya - Vurulma Sivil
(10.08.036)- Mardin'in Midyat ilçesinden Cizre'ye giden bir otomobile açılan ateş sonucunda ise Hasan Kaya adlı kişi öldürüldü. Olayda arabada bulunan Ziya Kutlu da ağır yaralandi.
********************************************
Nazım Demir - Vurulma Sivil
(17.08.069)- Mardin'in Midyat ilçesinde 15 ağustosta silahlı saldırıya uğrayan Nazım Demir adlı terzi vurularak öldü.
*******************************************
Süleyman Kardeş - Çatışma - Sivil
(21.08.093)- Mardinin Midyat ilçesinde 20 ağustos akşan saatlerinde PKK ve Hizbullah yanlıları arasında çıkan çatışmada Süleyman Kardeş(33) adlı kişi öldü. Süleyman Kardeş'in çevrede ''Hizbullah yanlısı olarak'' tanındığı bildirildi. Çatışmada İbrahim Kardeş, Zeki Anık, Abdulkadir Baş ve Osman Bıçkın adlı 4 kişi de yaralandı. 
(27.08.121)- 19 Ağustos günü Mardin'in Nusaybin ilçesinde kimliği belirsiz iki kişinin silahlı saldırısına uğrayan Seyithan Kardaş(20) adlı genç vurularak öldü. Seyithan Kardaş'ı öldüren saldırganların ''Hizbullah yanlısı'' oldukları sanırılıyor. Sözkonusu olay, kamuoyuna olağanüstü hal bölge valiliği tarafından ''PKK ve Hizbullah'' yanlıları arasındaki çatışma olarak yansıtılmıştı.
*******************************************
İbrahim Kardeş - Vurulma - Sivil 
(31.08.138)- Mardin'in Midyat ilçesinde 20 ağustos günü ''Hizbullah'' yanlıları tarafından vurulan İbrahim Kardeş adlı kişi ise tedavi gördüğü Dıyarbakır tıp fakültesi hastanesi'nde öldü.
*******************************************
Davut Acur - İsa Efe - Vurulma - Sivil
(05.10.022)- Mardin'in Midyat ilçesi yakınlarında bir süre önce PKK militanları tarafından kaçırılan Davut Acur ve İsa Efe iki kişinin cesetleri bulundu.
*******************************************
Celal Aytaç - Vurulma - Korucu
(21.09.094)- Mardin'in Midyat ilçesine bağlı Kayalıpınar köyü yakınlarında 19 eylül sabahı araziye döşenen bir mayına basan Celal Aytaç(19) adlı korucu meydana gelen patlama sonucunda öldü.
*******************************************
İsimsiz 1 - Çatışma - PKK
(28.09.125)- 25 eylül gecesi Mardin'in Midyat ilçesi yakınlarında çıkan çatışmada bir PKK militanı öldü, bir militan da yaralı olarak yakalandı.
*******************************************
Necdet Aslan - Vurulma - Sivil
(28.09.124)- Mardin'in Midyat ilçesinde kimliği belirsiz kişiler tarafından 26 eylül gecesi kurşunlanan bir lokantada Necdet Aslan(39) adlı kişi öldü, Süleyman Doğanay adlı kişi de yaralandı.

0 Suikast, Hizbullah lideri ile Esad’ı birbirine düşürdü

WikiLeaks’in sızdırdığı Stratfor’un derin postalarına göre Hizbullah’ın önde gelen liderlerinden İmad Muğniye’ye Şam’da düzenlenen suikast, iki yakın müttefik, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad ile Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ı birbirine düşürmüş.


WikiLeaks’in sızdırdığı Stratfor’un derin postalarına göre Hizbullah’ın önde gelen liderlerinden İmad Muğniye’ye Şam’da düzenlenen suikast, iki yakın müttefik, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad ile Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ı birbirine düşürmüş. Yazışmalarda, Alman Die Welt gazetesinin daha önce ortaya atmış olduğu, Muğniye’nin, Suriye istihbarat birimleri içinde Esad’a yönelik bir komplo hazırlığı yürütüldüğünü yönetime duyurması iddiasını güçlendiren ayrıntılar bulunuyor.

Reva Bhalla’nın, 25 Mart 2008’de analistlere gönderdiği bir e-postaya göre, Esad’ın işadamı kuzeni Rami Mahluf’a yakın bir kaynak, Hizbullah’ın, dönemin Suriye istihbarat şefi Asıf Şevket’i Muğniye cinayetinde kilit role sahip olmakla suçladığını ve ifadesini almak istediğini söylemiş. Kaynak, Hizbullah’ın baskısı üzerine Esad’ın aynı zamanda kayınbiraderi olan Şevket’i Muğniye soruşturmasından alarak, yerine güvenlik konularına son derece uzak olan Rami Mahluf’u geçirdiğini belirtmiş.

Bhalla’nın çeşitli yazışmalarda bahsi geçen Hizbullah kaynakları ise, Suriye istihbaratını, Muğniye cinayetinin emrini Nasrallah’ın verdiğine dair söylentiler yaymak ve soruşturmayı bunu ispatlamak amacıyla yürütmekle suçluyor.

‘ABD’yi neden suçlamadın’

Tüm bu gelişmelerin ortasında ise 7 Mart 2008 tarihli bir yazışmada Hizbullah’tan bir kaynak Bhalla’ya Muğniye’nin ölümü üzerine Suriye istihbaratının içindeki ani değişikliklerin “Mahir Esad’ın kardeşine [Beşşar’a] yönelik ağustosta bir darbe planı olduğunu öğrenmesi üzerine gerçekleştiğini” aktarmış. Bhalla, yine 7 Mart 2008’de analistlere gönderdiği bir e-postada, Esad ile Nasrallah arasındaki gerginliği şöyle açıklıyor: “Kaynağım, Nasrallah’ın, Muğniye’yi anma konuşmasında suçlamalarını İsrail ile sınırlı tuttuğu için Suriye’nin çok rahatsız olduğunu söylüyor. Esad, Nasrallah’a kendi iletişim yollarından öfkesini iletmiş. Esad’ı rahatsız eden Nasrallah’ın, Muğniye’nin öldürülmesinde ABD istihbaratının rolünden söz etmemiş olması. Esad, Nasrallah’ın suçlamayı İsrail ile sınırlandırarak, Suriye’nin İsrail Başbakanı Olmert’i Şam ile barış görüşmelerine dönmeye ikna etme çabalarını suya düşürebileceği duygusunu taşıyor. Nasrallah’ın suçlaması, İsrail Başbakanı’nın, kendisine Suriye’nin görüşmelerin başlaması için İsrail’in koyduğu ön şartları kabul ettiğini ileten Türk mevkidaşı ile toplantısına denk geldi. [...] Nasrallah, Mossad’ın Suriye istihbaratının içine sızdığını ileri sürüyordu. CIA’i de dahil etmek siyaseten daha doğru olurdu çünkü Esad her zaman Arapların ABD’yi durdurma imkânı olmadığını söyleyebilir ancak Mossad konusunda başarısızlığa uğramış olmak ters etki yaratacaktır.”

Taraf - 13.03.2012 

0 Cemaatçileri tanıma rehberi

Cemaatçileri tanıma rehberi
STRATFOR "Viski içerken AKP'yi yerden yere vuran biriyle oturabilirsiniz ve o kişi muhafazakâr bir Gülenci olabilir" diyerek bir “Gülenci tanıma rehberi” hazırlamış.


Stratfor’un Türkiye analisti, “Washington’da yaşayan son derece bilgili ve iyi bağlantılara sahip biri” diye tanımladığı başka bir Türk kaynağına Gülen cemaatiyle ilgili sorular sormuş. Kaynağının cemaat üyesi ailelerin ‘uyuyan hücreler’ gibi hareket ettiğini doğruladığını söyleyen Bhalla “Kadınların modern, başörtüsü takmadığı, erkeklerin içki içmeye, Rus hayat kadınlarını görmeye gidebildiği, çocukların laik büyüdüğü, asker çocuklarıyla sosyalleştiği bir aile düşünün. [...] Kısaca, kiminle konuştuğunuzu anlamanız çok zor. Viski içerken AKP’yi yerden yere vuran biriyle oturabilirsiniz ve o kişi muhafazakâr bir Gülenci olabilir” diye yazmış. Bhalla, sohbetlerinde birinin cemaat üyesi olduğunu anlamak için nelere dikkat edilmesi gerektiği üzerine kaynağının anlattıklarını da 20 Şubat 2010’daki bir yazışmada şöyle aktarıyor:
» “Gülenciler Gülen hareketinden Gülen diye değil, Hocaefendi diye söz ediyor. Gülen karşıtları ise Gülen, veya daha da kötüsü liderlerinin ismi Fethullah ile hitap ediyor”.
» “Konuştuğunuz kişinin telefon kullanımı konusunda ne derece paranoyak olduğuna bakın. Eğer bir toplantıda telefonun pilini içinde bırakırlarsa Gülenci olabilirler, yani konuşmaktan çekinmiyorlardır. Eğer paranoyakça davranıyorlarsa, telefonlarını parçalara ayırıyorlarsa telefonlarını girişte emanete bırakıyorlarsa (bu anlaşılan Türkiye’de çok yaygın olmaya başlamış), o zaman bu kişiler Gülen/polis gözetiminden korkuyorlar demek”.
» “Bir erkekle konuşurken, yüzüğünün metaline dikkat edin. Muhafazakr İslamcılar altın takmaz ve bunun yerine gümüş kullanır. Türkiye’de dini açından altından gümüşe veya tam tersi bir değişim yapmak son derece sembolik”.
» “Gülenciler kuruluşları için kozmos veya evrene ilişkin başka isimler - uzayla, samanyoluyla, zamanla, barış ve harmoniyle ilgili ne varsa - kullanmaya bayılıyorlar”


‘Hocaefendi’, Amerikalıları Kemalizmden fazla etkilemiş

Türkiye ve Ortadoğu uzmanı Reva Bhalla, Gülen cemaati hakkında daha fazla bilgi edinmek için Washington’da da bir dizi görüşmeler yapmış. Bhalla 21 Mart 2010 tarihli yazışmasında “10 yıl boyunca muhafazakâr bir Gülenci olan ancak birkaç yıl önce ABD’ye yerleşerek hareketten kaçan” bir kaynağıyla yemekte biraraya gelmiş. Bhalla, hassas askerî konularla ilgili çok şey bildiği için Gülen hareketinin karşısına almaktan çekindiğini söylediği kaynağını şöyle tanımlıyor: “Konuştuğumda bir hayli paranoyak davranıyor, ancak hareketten ‘serbest kaldığı’ için artık şarap içiyor ve bir süre sonra rahatlayabiliyor.” Bhalla, Amerika’da uzun süredir yaşayan kaynağın, diplomatların Gülen cemaatine yönelik olumlu tavrı ile ilgili anlattıklarını ise şöyle aktarıyor: “Gülen modeli açık bir şekilde çok başarılı. ABD’li diplomatlar bile bunun giderek daha fazla etkisi altında kalıyor. Kemalist modelin Türkiye’yi Batı’yla daha fazla yakınlaştırmak konusunda başarısız olduğunu, fakat Gülen‘in ticari ve diplomatik çabalarıyla bunu başardığını söylüyor.” Kaynak Bhalla’ya Fethullah Gülen’in şeker hastası olması nedeniyle hareket içinde eskisi kadar aktif olmadığını, cemaatin çoğu ABD’de yaşayan 12 kişilik bir akil adamlar grubu oluşturduğunu da anlatmış. Bhalla ayrıca kaynağının da tıpkı kendisi gibi Gülen okullarının veri tabanını hazırlamaya çalıştığını, ancak çabalarının boşa gittiğini belirtiyor: “Ona da bize verdikleri aynı cevabı vermişler - eğitim çabalarının merkezî olmadığı bu yüzden de iyi bir veri tabanları bulunmadığı. [...] Listeyi çok gizli tutuyorlar.”

Taraf - 19.03.2012